· ·

Sivas’ta Kayıp Antik Kent – Delikçe

Sivas Koyulhisar Sisorta bölgesi Güzelyurt Köyü sınırları içerisinde yer alan bir bölgede antik kent – antik tapınak olduğu tahmin ediliyor. Sivas’ta kayıp antik kent olarak geçen yerin tam olarak konumu Koyulhisar Güzelyurt köyü yaylası olan Delikçe yaylasındadır.

Sivas’ta Kayıp Antik Kent – Delikçe (Tzaniti)

Rum tarihinin ve Wikipedia kaynaklarına göre Delikçe yaylası M.Ö 1300’lü yıllarda Tzaniti imparatorluğuna ait tapınağıyla birlikte kayıp bir antik kent olduğu belirtiliyor.

3000 Yıllık Taştan Taht

Delikçe yaylasında bulunan taştan tahtın çeşitli rivayetleri bulunmaktadır. Yaylaya çıkan herkesin fotoğraf çektirdiği taştan taht, günümüzde aşınmalara maruz kalmış olsa da tahtın şekli ve yapısı günümüze kadar kendini korumuş durumda. Yaklaşık 3000 yıllık tarihi olan taştan taht günümüzde insanların ilgi odağı haline gelmiş.

Roma Paraları Çıkıyor!

Delikçe sırtlarının hemen arka taraflarında yer alan Kurşunlu köyü sınırları içerisinde kalan ormanlık arazide günümüzde halen Roma paraları bulunmaktadır. Söz konusu tapınağı hemen arka tarafında bulunan Roma paraları bölge halkı tarafından bilinmektedir. Ancak bulunan paraların değersiz olduğu söylenmektedir. Halk dilinde kayalardan yağan para olarak adlandırılmaktadır.

Kimdir Bu Tzanlar

Kökleri Kolkhis Krallığı’na ve daha öncesine uzanan yerli Tzan inanışı Güneş merkezlidir. Antik dünyada Güneş’in Doğu Karadeniz topraklarından yükselmeye başladığına, Tzanların başına geçen kralın da Güneş’in oğlu olduğuna inanılmıştır. İnanç bu yönleriyle ünlü Altın Post Efsanesi’ne yansımıştır. Bu inançta aynı zamanda ağaçlar ve kuşlar da kutsaldır. Roma İmparatorluğu Karadenizlilerin bu inancını bildiğinden yörenin savaşçı halkına karşı kurnaz bir hamle yaparak “Apollinaris: Güneş Tanrısı’nın sadık kulları” adlı lejyonunu Tzantzak’ta (Gümüşhane) mevzilendirmiştir. İmparatorluk sınırları içerisinde çok sayıda tapınak izleri halen mevcuttur.

Tzan inanışının 6. yüzyıldan itibaren yavaş yavaş terk edildiği bilinse de tam olarak ne zaman geri plana düştüğü bilinmemektedir. Ancak bazı yerlerde geç dönemlere dek gizli gizli bu inançların sürdürüldüğü tarihi kayıtlara yansımıştır. Karadeniz’de Germak’oçi, Karakoncoloz adıyla bilinen efsanevi korkunç yaratıklar ve suyla ilgili (bazen ıslatılma, yıkanma bazen de sudan kaçınma) gelenekler bu antik inanışın günümüze kalan izleridir.

Müslüman hükümdarlarla da evlilik bağı kuran Trabzon İmparatorları bu yüzden bazı Hristiyan çevrelerden tepki görmüşlerdir. 15. yüzyılda Trabzon’un fethiyle Osmanlı İmparatorluğu’na bağlanan halk bu tarihten sonra yavaş yavaş İslam’a girmeye başlamıştır. Tzaniti Antik Kenti Sivas Koyulhisar Güzelyurt köyü Delikçe yaylasında bulunmaktadır. Günümüzde Tzaniti Antik Kentinden geriye yalnızca şekilli taşlar ve taştan taht kalmıştır. Tzaniti Antik Kentinin M.Ö 1300’lü yıllarda ibadethane olarak kullanıldığı düşünülmektedir. İlk Tzan’lıların doğal taşlara şekil vererek yaptıkları Tzaniti Baş Tapınağının bazı kalıntıları günümüzde de mevcuttur. Kaynak 

Güzelyurt Köyü Nerede?

sisorta nerede

Sivas Koyulhisar ilçesinin Sisorta bölgesinin en kuzeyinde Sivas, Ordu, Giresun sınırlarının kesiştiği bölgede yer almaktadır. Günümüzde evliya tepesi olarak bilinen Rumsarı dağında altın madeni çalışmaları başlamıştır. Güzelyurt köyü altın madeni

Delikçe Nerede?



Güzelyurt köyü yaylası olan başalağan yaylasının hemen üst tarafında yer almaktadır.

Tzaniti – Trabzon İmparatorluğu

İmparatorluk halkı öteden beri Ksenofon, Arrianus ve Prokopius gibi Antik Çağ’ın ünlü yazarları tarafından da aktarıldığı üzere antik Kolkhis Krallığı’na dek uzanan Tzanik kökenden gelmektedir. Trabzon İmparatorluğu’nda nüfusun büyük çoğunluğunu da kadim zamanlardan beri bölgede ikamet eden Kafkas kökenli Tzanlar(Lazlar) oluşturmaktadır. Bu durum imparatorlukla çağdaş tarihçilerin belgelerine de yansımış ve Trabzon İmparatorluğu “Tzaniti (Lazistan) Krallığı” olarak anılmıştır. Aynı durum Bizans İmparatorluğu’nun kendisi tarafından da onaylanmış ve Trabzon İmparatoru “Laz Hükümdarı” olarak tanımlanmıştır. Yine Tzanika/Canik (Samsun, Ordu, Giresun), Tzantzak/Canca (Gümüşhane), Tzaneti/Caneti (Rize, Artvin) gibi yer adlarında da Tzan izleri görülmektedir.

Rum kelime anlamı itibarıyla “Romalı” demek olup çoğunlukla Bizans vatandaşlarını tanımlamaktadır. MÖ 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu ile mücadeleye girişen Karadenizliler aynı yüzyılın ortasında yarım milyonun üzerinde insanın ölümüyle sonuçlanan savaşlar sonucunda 1300 yıl sürecek Roma hakimiyetine girmişlerdir. Roma bölgeyi ele geçirse de takip eden yüzyıllarda bölgede hakimiyetini tam olarak sağlayamamış 6. yüzyıla kadar çarpışmalar ara ara devam etmiş, Roma en elit lejyonlarından “Güneş Tanrısı’nın kulları” anlamına gelen “Apollinaris” adlı lejyonunu Doğu Karadeniz’de mevzilendirmiştir. I. Theodosius döneminde -halk arasında büyük bir kitleye yayılmasından da ötürü- Hristiyanlığı resmi din olarak kabul eden Roma, MS 4. yüzyılın sonunda Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu olarak ikiye ayrılınca Doğu Karadeniz toprakları Bizans hakimiyetinde kalmıştır. Doğu Karadeniz’de tam bir Roma hakimiyeti sağlamak isteyen I. Justinianus, General Tzittas komutasında bir ordu hazırlayarak Tzan kabilelerinin üzerine göndermiştir. Tzanlar parça parça kabileler halinde ve kralsız yaşadıklarından[13] birleşerek büyük bir güç oluşturamamış bu yüzden Bizans bölgede hakimiyetini kurmuştur. Ancak zaten önceden kimlik bakımından çatışan Tzanlar ile Romalılar bu kez inanç bakımından da karşı karşıya geleceklerinden Bizans’nın bölgeye Hristiyanlığı aşılamaya başlaması bölgede Rumlaşma (Romalılaşma) sürecini başlatmıştır. Fakat halk Roma (Rum) vatandaşlığına asimile olsa bile “Tzan/Laz” gibi isimleriyle kendi kimliğini tanımlamaya devam etmiştir.

Trabzon İmparatorluğu halkını tasvir eden bazı İtalyan gezginler ve Arap yazarlar bu halkın fertlerinin dış görünüşleri bakımından çok güzel olduklarını belirtmişlerdir. Tarihçiler de imparatorların dış güzelliklerini Kafkas kökenlerine borçlu olduklarını belirtmişlerdir.

Trabzon İmparatorluğu toplumu gelenekçi ve feodal bir yapıya sahiptir. Yeni gelen din ile anadil değişse de ulus yapısının çok da değişmediği göze çarpmaktadır. Zira bağımsızlıklarına düşkün olan Tzan aile önderleri ve kabile şefleri bazen Trabzon İmparatorluğu’na bağlı hareket etseler de bazen de başlarına buyruk hareket etmişler hatta Trabzon Sarayı’nın idaresine karışmışlardır. (Bu ulusal yapı binlerce yıl boyunca böyle süregelmiş ve yabancılara karşı güçlü bir birliğin oluşturulmasına engel olmuştur.) İçlerinden en etkilileri “Büyük Düka” unvanına sahip yerel liderler ve ordu komutanları; “John(Yahya)”, “Michael(Mihail)”, “David(Davud)” gibi Hristiyan isimlerine sahip olsalar da “Tzanikhiti, Kabaziti, Kamakheni..” gibi yerli soyadları alarak kimliklerini koruma uğruna sergiledikleri duruşlarını sürdürmeye devam etmişlerdir. Bu halkın savaşçılığını konu alan bazı tarihi kayıtlarda da yine İtalyanlar ve Araplar; savaş alanında sayıca az olsalar bile Trabzon İmparatorluğu halkının korkusuz, avının kaçmasına izin vermeyen ürkütücü aslanlar gibi savaştıklarını aktarmışlardır.

 

Similar Posts